top of page

6 ŞUBAT DEPREMLERİ SONRASI ALGI VE BEKLENTİLER

Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve hepimizi derinden üzen depremler ülkemizde yaklaşık 13 milyon kişiyi doğrudan etkiledi. Biz de Bounty olarak, insanların deprem sonrasına ilişkin algı ve beklentilerini ölçmek için bir mobil araştırma çalışması yürüttük. Şubat ayında uygulamamızı kullanarak ABC1C2DE SES gruplarına mensup 18 yaş ve üzeri 4.061 katılımcıyla anket yaptık.


Çalışma, katılımcıların %18'inin deprem sırasında afet bölgesinde olduğunu ve %80'inin kendilerinin veya yakınlarının depremden doğrudan etkilenmediğini belirttiğini ortaya koydu. Bununla birlikte, depremden etkilenen her üç kişiden biri ya bir aile üyesini kaybetti ya da evleri ağır hasar gördü.


Ayrıca, depremi yaşayan ve yaşamayan insanların ortak duygularının mutsuzluk, sıkıntı ve endişe olduğu görülüyor. Deprem bölgesinde bulunanlar daha fazla korku ve endişe hissederken, bakımveren kişi olmanın ve depremi yaşamanın olumsuz duyguları artırdığı anlaşılıyor.


Çalışma, katılımcıların çoğunluğunun hem birey hem de ülke olarak depreme karşı hazırlıksız hissettiğini ortaya koymuştur. Çoğunluk, hazırlıklı olma konusundaki en önemli unsurun evlerin, işyerlerinin ve okulların dayanıklılığını test etmek olduğuna inanmaktadır. Her üç katılımcıdan biri acil durum çantası hazırlamayı en önemli öncelik olarak görürken, diğerleri güvenli yerler belirlemeye ve acil durum planları oluşturmaya odaklanmıştır. Bunun yanında her üç katılımcıdan biri deprem için hiçbir önlem almadığını dile getirmiştir.


Araştırmaya göre, depreme hazırlık ve etkilenen bölgelerin iyileştirilmesi sorumluluğu büyük ölçüde AFAD ve devlet kurumlarına, ardından da yerel yönetimler ve Kızılay'a düşüyor.


Deprem sonrasında katılımcılar markalardan en çok barınma, hijyen ve temizlik ürünleri ile gıda dağıtımı yapmalarını bekliyor. Bunun haricinde şirketlerin çocuklara aktivite ve oyun alanları sağlaması da beklentilerin başında geliyor. Ancak araştırma sonucu, markaların bu beklentileri yeterince karşılamadığını gösteriyor.


Araştırma sonuçları; insanların markaların deprem yardım çalışmalarına yaptıkları bağış ve katkıları kamuoyuna duyurmalarından rahatsız olmadıklarını, aksine bunun diğer markaları da aynı şeyi yapmaya teşvik edeceğine inandıklarını gösteriyor.


Sonuç olarak bu çalışma, bireylerin ve hükümetlerin doğal afetlere hazırlıklı olması ve markaların kriz dönemlerinde yardım çalışmalarına katkılarını artırması gerektiğinin altını çiziyor. Doğal afetlerin insanların yaşamları üzerinde ciddi ve uzun süreli etkileri olabilir; bu nedenle önlem almak ve afetlerden etkilenenlere destek sağlamak oldukça önem arz ediyor.



481 görüntüleme
bottom of page